Rahim Ağzı Yarası Tedavisi
Rahim ağzı yarası, diğer adıyla servisit kadınları...
Tıbbi ismi cerviks olan rahim ağzı 3 cm uzunluğunda rahimin alt kısmında vajinaya açılan bölümüdür. İç delik ile rahime, dış delik ile vajinaya açılır. Rahim ağzının esas görevi rahimi, tüpleri ve karın içi organları vajinadan gelen enfeksiyonlara karşı koruyucu bariyer oluşturmasıdır. Bu barıyer olmasa idi karın içi organlar enfeksiyonlara direkt olarak maruz kalırdı. Rahim ağzı bu koruyuculuğunu içindeki milimetrik kanalı koyu bir salgı salgılayıp kapatarak sağlar.
Rahim ağzının hastalıklarının oluşmasında önemli olduğu için bu dokuyu kapatan epitelden de bahsetmek gerekir. İç kanalı daha çok salgılama özelliği olan örtü tabakası, vajinadaki kısmını ise vajinadan gelecek bakterilere karşı koruyucu bir tabaka oluşturan çok katlı yassı epitel örtmektedir. Her iki hücre tipinin sınır oluşturduğu bir sınır bölgesi vardır. Bu sınır bölgesindeki her iki hücre türü yapıları ve davranış özellikleri nedeniyle ,birbirleriyle devamlı bir geçimsizlik halindedirler ve bir hücre tipi, diğer hücrenin sınırları içine ilerliyerek kendi hakimiyetini kurma çabası içindedir. Bu nedenle bu bölgede devamlı hücre atılımı ve yenilenmesi söz konusudur.
Rahim ağzı jinekolojik muayenelerde çıplak gözle çok kolay gözlemlenir.
Her yıl düzenli jinekolojik kontrollerini yaptıran kadınlarda rahim ağzı hastalıkları çok erken evrelerde teşhis ve tedavi edilebilmektedir.
Rahim ağzının hastalıkları iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir. Ayrıca nadir görülen doğumsal yapı anomalileride vardır.
En çok görülen servisit, diğer ismiyle erezyon de coll,servikal erezyon veya halk arasında rahim ağzı yarası denilen hastalıkdır. Rahim ağzı yaralarının oluşmasında yukarda anlatılan hücre sınır savaşları önemlidir. Rahim ağzı kanalındaki sıvı salgılayan hücreleri.
Gebelikde vücut değişikliğin ortama hakim olmasıyla oluşan yaralara ektropion denir ve bol akıntıya sebep olurlar. Birde enfeksiyona bağlı, irritasyon veya travmaya bağlı hücre dökülmesiyle oluşan yaralar vardır. Enfeksiyon yapan bakteriler, trichomonas, actınomikoz, gonore, chlamidya, tuberkuloz, virusler ise HPV, HIV dir.
Tahriş nedenleri vajinal lavaj yapmak, vajinal tampon ve peser kullanımları, spıral(rahim içi araç) kullanımı, sık yapılan küretajlardır. Kadınların çoğunluğu hayatının bir döneminde servisit problemi ile karşılaşır. Yaşı ne olursa olsun cinsel yönden aktif olan kadın sevisit için uygun adaydır.
Rahim ağzı yaralarının kendisine özel bir bulgusu yoktur. Hiç bulgu vermeyebilir. Akıntı en önemli bulgusudur. Akıntı beraberinde vajinada yanma, cinsel ilişkide ağrı, acı, kasık ağrısı ve ilerlemiş vakalarda idrar şikayetleri beraberinde olabilir. Bulgular sadece yaraya ait olabileceği gibi, beraberinde eşlik eden hastalıklara da ait olabilr. Rahim ağzı çevre organların koruyucu bariyeridir. Fakat kendi enfeksiyonlarını da etrafındaki organlara kan ve lenf akımı yoluyla mesaneye, rahime, tüplere, yumurtalıklara, böbreklere gönderir.
Akıntı maalesef toplumumuzda, sosyo-kültürel seviyesi düşük olanlar tarafından normal olarak kabullenilmektedir. Ve başka bir nedenle doktora gittiğinde tesadüfi olarak yara tesbit edilir. Ve çoğu kerede önemsenmez. Yara şikayete neden olduğunda ilerlemiştir. Hatta kronik tahriş sonucu hücrelerde kanseröz değişimler başlayabilir.
Rahm ağzı yaralarında oluşan yoğun akıntı, spermlerin rahim içine geçişini engelleyerek kısırlığa neden olabilir. Rahim ağzı yaralarıyla gebe kalanlarda erken doğum ve düşükler olabilir. Servisitle birlikte doğum yapan annelerin bebeklerinde göz ve akciğer enfeksiyonlarına daha fazla oranda rastlanmaktadır.
Tanı jinekolojik muayenede spekulum denen vajinaya yerleştirilen bir alet aracılığıyla çıplak gözle konur. Görüntü olarak rahim ağzı şiş, ödemli, kırmızı, bol akıntılı görünümdedir. Bunun sebebi yara olan bölgeye yoğun lökosit ve kan akımının olmasındandır. Rahim ağzı yara tanısı çok kolay olarak konmasına rağmen, erken evre rahim ağzı kanserleriyle görünüm olarak çok karışmaktadır. Bu nedenle gözle teşhis etmek yeterli değildir. Mutlaka testler yapılmalıdır.
En sık yapılan test smear testidir. Smear testi servikal enfeksiyonlarda ve rahim ağzı erken evre kanserlerinin tesbiti için yapılan tarama testidir. Smear testi cinsel yönden aktif her yaştaki kadının jinekolojik muayene sırasında yaptırabileceği çok basit,fakat son derece önemli bir testdir. Muayene sırasında bir fırça yardımıyla rahim ağzından ve vajinaya dökülen hücrelerden alınan sürüntünün cam lam üzerine yayılmasıyla yapılır. Alınan örnek alkolle işleme tabii tutularak patoloğa incelemesi için gönderilir. Smear yapılması çok kolay ,ucuz, ağrısız bir işlemdir. Gelişmiş ülkelerde her yıl yapılması zorunlu testler arasındadır.
Ülkemizde henüz böyle bir zorunluluk yoktur. Cinsel yönden aktif kadınların her yıl smear testi yaptırması gerekir. Bazı özel durumlarda smear testi 3-6 ay aralarla daha sık yapılmalıdır.
Bu durumlar;
Smear testinin yaygınlaşmasıyla serviks kanserinin kadınlarda görülme oranı gelişmiş ülkelerde azalmıştır. Rahim ağzı kanserlerinin erken evrelerde yakalanması çok onemlidir. Belirti vermeye başladığında ilerlemiş olabilir.
Daha önceden smear testi uygulama yaşı 30 yaş idi. Amerika ve gelişmiş ülkelerde yaş sınırı kaldırılmış, cinsel yaşamın başlamış olması smear testi yapılması için yeterli kabul edilmektedir.
Smear testi raporlarlarında bazı sınıflamalar vardır. Raporlarda yer alan negatif kelimesi bazı hastalar tarafından olumsuzluk gibi değerlendirilip, doktoruna ulaşana kadar panik yaşamaktadırlar
Raporda;
Class 1- normal bulgular
Class 2- negatif,selim(iyi huylu) hücreler var,enfeksiyon bulguları var.
Class3- kanser hücresi olmayan,şüpheli anormal hücreler(ASCUS) var.
Class4- zayıf müsbetlik var. Büyük olasılıkla kanser hücreleri var
Class5- kuvvetli müsbet, tartışmasız kanser hücresi var.
Smearde bu hücrelerin yanı sıra, enfeksiyona neden olan bakterilerde tesbit edilir. Anormal hücre varlığında CIN 1, II, III gibi terimlerde kullanılmaktadır. CIN kanser ön hücresinin hücre dışına taşmadığını gösterir. Bu safhada tesbit edilen vakaların tedavisi ile oluşabilecek kanser engellenmektedir. ASCUS vakalarında ise sebep enfeksiyon olabilir. Onun için önce tıbbi tedavi uygulanır. Sonra kontrol smear uygulanır. Halen ASCUS devam ediyorsa daha ileri tetkikler kolposkopik biyopsi uygulanır.
Kolposkopi şüpheli smear testleri sonucunda uygulanır. Rahim ağzı hücreleri 40 kata kadar büyütülerek incelenir. Rahim ağzı özel bir boya ile boyanarak boya tutmayan noktalardan biyopsi yapılır. Kolposkopi muayenehane şartlarında yapılabilen kolay bir işlemdir.
Yara tedavisinde esas amaç iltihaplı hücrelerin tahrip edilerek öldürülmesi ,yeni sağlıklı hücrelerin bu dokuyu örmesidir. Bunun yanı sıra enfeksiyona yönelik ilaç tedavisi birlikte verilir. Yara tedavisi yakma, dondurma ve laser tedavisi şeklinde yapılır.
NABOTHİ KİSTLERİ
Rahim ağzında uzun süren enfeksiyonlar sonrasında rahim ağzındaki bezlerin kanallarının tıkanmasıyla oluşur. Kistlerin içi mukus adı verilen sarı, beyaz koyu kıvamlı bir sıvı doldurur. 2-10mm çapındadır. Birden çok sayıda olabilir. Jinekolojik muayene ve vajinal ultrason ile tesbit edilir. Nabothi kistleri akıntı dışında şikayete neden olmaz. Şikayete neden oluyorsa içi boşaltılarak, yakılır, yok edilir.
RAHİM AĞZI KANSER ÖNCESİ LEZYONLARI
Rahim ağzı kanserleri kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci sırada yer almaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde daha fazla orandadır. Türkiyede ege ve marmara bölgesinde % 5.4 oranındadır. Ülkemizde doğu ve güneydoğu illerinde diğer bölgelere göre daha yüksek orandadır. Bunda etken sosyo-ekonomik düzey, konuya verilen önem, muayene sıklığı, çok eşlilik, HPV virüsüne maruz kalma gibi etkenler vardır. Rahim ağzı kanserleri en sık 35-55 yaş arasındadır.
Tüm dünyada her yıl 500.000-600.000 cıvarında kadın bu hastalığa yakalanmaktadır. Erken evrede tesbit edilenlerde yaşam oranı % 100'e yakındır. Türkiyede rahim ağzı kanserlerinin %40'erken evrede, %60'ı ileri evrede tesbit edilmektedir. Bu oranlar ülkemizde bu konuda daha fazla bilgilendirme ve tarama testleri kampanyalarının yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Rahim ağzı kanserlerinde, cinsel yolla bulaşan HPV nin etkisi olduğu tesbit edilmiştir. HPV'nin 200e yakın tipi vardır.Kanser yapan tipleri 16, 18, 31, 35 ve 45 dir. En sık 16 ve 18 tipi kanserde etkilidir. Tip 6 ve 11 ile genital siğiller oluşur, kanser eğilimi daha azdır.
Kanser öncü belirtisi akıntılardır. Fakat her akıntı kanser belirtisi kabul edilmemeli. Tipik bulgusu et suyu renginde akıntılardır. İlişki sonrası kanamalar, adet harici ara kanamalarda rahim ağzı kanser belirtilerindendir.
Son yıllarda rahim ağzı kanserine karşı aşı geliştirilmiştir. HPV 16 VE 18 e karşı, ayrıca HPV 6, 11, 16, 18 e karşı oluşturulmuş aşılar uygulanmaya başlamıştır. Aşılar 9-26 yaş arası kadınlarda uygulanmakta ve ilerleyen 5 yıldaki koruyuculuğu tamdır. Aşılama programına alınacak kadınların HPV taşıyıcısı olması gerekir. Aşılama 3 doz şeklindedir. Maliyeti yüksek bir aşıdır. Sosyal güvenlik kapsamına girmemektedir.
HPV (Human Papilloma Virüsü) Nedir? hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
İlgili link: https://www.aysedarama.com/hpv-human-papilloma-virusu-nedir